NAZİRELER

- Elden ele devredilen bir meşaledir şulesi asumanın fanusuna sığmayan şiir-i kadim

- Çerh ile söyleşemeyenlerin ilticagâhıdır şiir-i kadim


Muhibbi:
Yüzünü gösterip evvel giriftar eyleyensin sen
Koyup tenha beni derd ü bela ile gidensin sen

EE:
Yüzün gösterip giriftar eyledin aşka
Işıksız bırakıp düçar eyledin aşka
Issız mihnet yurdunda koyup garip beni
Derd ü bela ile muhtaç eyledin aşka

***

Fuzuli:
Bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var

EE:
Sakın adını söyleme fuzuli
Bana leyladan özge can mı var
Varsın benden füzun olsun istidadı
Bana leyladan özge can mı var

***

Osman Nevres:
Zülfün görenlerin hep bahtı siyah olurmuş
Tek zülfünü göreydim bahtım siyah olaydı

EE:
Bahtıma dolanan zülüflerinin zulmüdür bahtımı hepten siyah eden
Refet nikabını da açılsın tövbe kapısı bahtım kafir olmasın hepten

***

Thomas Wyatt:
Noli me tangere, for Caesar's I am
And wild for to hold, though I seem tame

EE:
Sezarın canı cehenneme romanın da
Öldürürüm sezarı yakarım romayı da
Yıkar tüm köprüleri vahşetimin seli
Ve tüm uysal cesetler söyler tek bir ismi
Söyle şimdi kiminsin sen
Kimin sözleri bu söylediklerin

***

Şeyh Galip:
Fariğ olmam eylesen yüz bin cefa sevdim seni
Böyle yazmış alnıma kilk-i kaza sevdim seni

EE:
Günde yüz bin eylesen de cevr ü cefa sevdim seni
Böyleymiş kaderim vazgeçemem sevdim seni

***

William Shakespeare:
All the world's a stage
And all the men and women merely players

EE:
Dünya denen bu sahnede
Her oyuncu sırasını bekler
Ödünç repliklerini söyler
Dinlermiş gibi dinler
Yaşarmış gibi yaşar
Ve sonunda sırasını savar
Sahne sahte sahnedeki sahte sahnelenen sahte
Tüm erkek ve kadınların kiralık elbiselerle donandığı bu sahne
Bir ağacın gölgesine sığar
Tüm erkek ve kadınların hayatlarını oynadıkları bu sahne
Bir yaprak daha yere düşmeden biter

***

Fuzuli:
Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı

EE:
YALNIZLIK DUASI
Gönül ateşimi söndürme Allahım
Gönlümü geceye döndürme Allahım
Dosta kapımı mühürleme Allahım
Dostun sözünden mahrum etme Allahım

***

Fuzuli:
Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Beni taneyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı

EE:
KÜL
Külün meyli var sanan gafil
Nefesin sahibini görmez misin
Külde akıl arayan gafil
Sözün sahibini tanımaz mısın
Sahip ister harlar ister söndürür
Gafile ancak kıylükal düşer

***

Asaf Halet Çelebi:
Bakanlar bana
Gövdemi görürler
Ben başka yerdeyim
Gömenler beni
Gövdemi gömerler
Ben başka yerdeyim

EE:
Baktığında bana kimim nerdeyim ne önemi var
Bakmadığında gör beni
Gövdem nerede gömülü o zaman bilirsin
Bir bakışınla diriltir ya da tekrar gömersin beni

***

Mehmet Akif Ersoy:
Eşin var aşiyanın var, baharın var ki beklerdin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?

EE:
Kalp hokka kan mürekkep nefes kilk-i kaza
Arz kızıl asuman kızıl tüm cihan kızıl
Akrep kızıl yelkovan kızıl her an kızıl
Canan yok can yok aşiyan serapa kızıl

***

Sabit:
Şeb-i yeldayı müneccim ile muvakkit ne bilir
Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç saat

EE:
Geceye sürgün edilen ne bilsin sabahı
Sahib-i zulme sor sen şeb-i yelda kaç saat

***

Nedim:
Senin her cevrine bin can ile sabreylerim amma
Beni pek öldürür ey bivefa ellerle bazarın

EE:
Senden gelsin de cevrolsun başım üstüne
Yeter ki el konmasın elinin üstüne

***

Nahifi:
Göz gördü gönül sevdi ey yüzü mahım
Kurbanın olam var mı benim bunda günahım

EE:
Kör müyüm gönülsüz müyüm görmiyim seni
Varsa günahım bunda kurbanım ben sana

***

Ulvi:
Arz-ı hal etmeye cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulacak kendimi asla bulamam

EE:
Seni tenha bulmaya can atar canım
Ola ki buldum tende mi kalır canım

***

Zati:
Ayıttı ol peri bir gün düşüne girüren bir şeb
Sevincimden nice yıllar geçipdür görmedim uyku

EE:
Belki düşümde görürüm diye ben
Kestim selamı sabahı güneşten

***

Aziz Mahmud Hüdayi:
Ey katreyi umman eden
Ey nutfeyi insan eden
Ey dertlere derman eden
Senden meded senden meded

EE:
Ey katreyi katreye katan
Ey insanı insana katan
Ey merhametiyle mukayyet
Senden vahdet senden vahdet

***

Yunus Emre:
Mecnun oluben yürürüm
Dostu düşümde görürüm
Uyanır melul olurum
Gel gör beni aşk neyledi

EE:
Mecnun eder yola düşürür
Çıkmazdan çıkmaza süründürür
Çıktığın kapıya döndürür
Gör bak aşkın menzili neymiş

***

Aşık Ömer:
Ela gözlerine kurban olduğum
Yüzüne bakmaya doyamadım ben
İbret için gelmiş derler cihana
Noktadır benlerin sayamadım ben

EE:
Ela gözlerindir beni benden alan
Dilimi lal eden bahtımı talan
Benler arasından bana bakan
Ela gözlerindir beni benden alan

***

Aşık Ömer:
Kaldı deli gönül kaldı hep yasta
Mevlam erdir beni murada kasda
Aşık Ömer eydür sevgili dosta
Allahısmarladık diyemedim ben

EE:
Gönlüme dert oldu yüzündeki peçe
Bilmem mevlam erdirir mi tekrar visale
Veda edemedim ben o ela gözlere
Bilmem mevlam erdirir mi tekrar visale

***

Murat Menteş:
Kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?

EE:
Tek oyuncağın mı kalbim ne
Ne çok kırıyorsun

***

Nevres-i Kadim:
Senden bilirim yok bana bir faide ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

EE:
Gonca gül bülbül-i şeydayı hayran eder
Yağcı yapraklarını yolar yağ yapar
Bezirgan çarşı pazar gezer müşteri arar
Gül yağı ellere düşer bülbüle keder

***

Karacaoğlan:
Nazlı yardan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad eller almış
Kadir mevlam nasib eyle ölümü

EE:
Azraili ulak etmiş mektup göndermiş
Var demiş var git bu ellerden derviş
Karun mu haman mı firavun musun demiş
Azraili icraya memur etmiş göndermiş

***

Karacaoğlan:
Güzel sever diye isnad ederler
Benim haktan özge sevdiğim mi var

EE:
Ayrıldık ayrılalı bühtan üstüne bühtan ederler
Bilmezler her güzelde seni görürüm ben
Ânımsın cânımsın cânânımsın benim sevdiğim sensin sen

***

Şahin Uçar:
Nihân etdim kelâmım gerçi ma’nâ âşikâr oldu
Söz oldu perde-i hüsnün: o perde vasf-i yâr oldu

EE:
Örtmesem söz ile ben seni
Kör eder güzelliğin her göreni

***

Şeyh Galip:
Gerçi gam–ı dil beyan olunmaz
Ateş gibidir nihan olunmaz

EE:
Gam gam üstüne binmiş beyan olunur hal mi bu
Ateş-i dil lav saçar nihan olunur hal mi bu

***

Şeyh Galip:
Esrârını Mesnevi’den aldım
Çaldım veli mîri malı çaldım

EE:
Mîri malı çalmakla tükenir, şiir-i kadim tükenmez
Ummanda katre tükenir, şiir-i kadim tükenmez
Gam da biter dem de biter, şiir-i kadim bitmez

***

Vâlihî Kadim:
Bir gonca sevdim eyledim ağyar alemi
Şekva-yı har eden de benim gül diken de

EE:
Goncayı diken bekler eller değmesin diye
Goncayı diken beller evinden eden denî

***

Nevî:
Arifin gönlün Hüda gamgin eder şâd eylemez
Bende-i makbülünü mevlası azad eylemez

EE:
Aşığın gamdır evi şâd edilmez
Seven sevdiğinden azad edilmez

***

Fuzuli:
Ya ver bana mihnetimce tâkat
Ya tâkatim olduğunca mihnet

EE:
İstemem tâkat eksik olsun istemem
Elimde mihnetin de kalmayacaksa

***

Nedim:
Ehl-i diliz felekte belamız budur bizim
Tuttuk reh-i sevabı hatamız budur bizim

EE:
Dil çeker belayı ehli gamnak olur
Hak yolun tutar alemde birah kalır

EE:
Her bir paresi dilin ayrı bela çeker bin pare olur
Yıldırımlar çakar semada gökler delik deşik olur

***

Şeyh Galip:
Bir gün olursun iki gözüm sen de aşıka yar
Bu macerayı ben o zaman söylerim sana

EE:
Çağlayan söz yolak bulamaz ise
Eğleşecek konak yıkıldı ise
Sıra dağlar delinir iki gözüm
Teskin edecek kalp karardı ise

***

Niyâzî-i Mısrî:
Derman arardım derdime derdim bana derman imiş

EE:
Kime dedimse derdin dermanındır dediler
Dermanımı da dert belletti aklıevveller

EE:
Derman derdim derdime dermanım dert imiş kendime
Derbeder etti dermanım beni hasretim derdime

***

Nef'î:
Ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil

EE:
Ehl-i dil olamaz sinesinde insaf olmayan
Küfürdür tek günahı dilin asla affolmayan

***

Nef'î:
Gönül mâmûresin cevr ile vîrân etti ol zâlim
Gelip insâfa bir gün yine âbâd ettiğin görsek

EE:
Gönül aynanı sırla da insafa yer açılsın
Tarumar ettiğin haneye ışıklar saçılsın

***

Nedim:
Bülbülden işit naliş-i hasret neye derler
Ya seferdir ya tahammül anla aşkın çaresi

EE:
Bülbül nâleye müptelâ değil yok başka çaresi
Hasretinle yanar bülbülün sine-i sadpâresi
Gurbet solur bülbül canlanır sinesindeki ateş
Figânını aleme salar yine harlanır ateş

***

Rûhî-i Bağdâdî:
Lütfunla ehl-i derde şifâü’l-kulûbsun sen
Dârü’ş-şifâ-i gaybdan ersin şifâ sana

EE:
Derdmend bendene lütfet kelamını ersin şifâya
Farzdır merhamet bilmez misin dâra düşmüş hastaya

***

Cemal Süreya:
Günlerden ne bilmiyorum
Ama ben bugün de seviyorum seni

EE:
Bugün de günlerden seni sevdiğim gün
Tek bildiğim gün

***

Hâyâli:
Cihanârâ cihan içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhiler ki derya içredir deryayı bilmezler

EE:
Cihanın süsü sensin niçin ârâyı bilmezsin
Ânın içinde kaybolup aramayı bilmezsin

Alemin gözü sensin niçin özgece bakmazsın
Deryaya gözü kapalı dalıp Hakka bakmazsın

***

Fuzuli:
Ferhada zevk-i suret mecnuna seyr-i sahra
Bir rahat içre herkes ancak menem belâda

EE:
Ferhat rahmete gark olmuş mecnun sahrayı temaşada
Ben çekerim cümle alemin gam yükünü bir başıma

***

Şeyh Galip:
İşte o kadardır ol hikâyet
Bâkîsi güzâf-ı bînihâyet

EE:
Hikaye-yi bînihâyet söyleyene sitemkâr olunmaz
Aşık-ı mehcura kendi sözünden başka yâran bulunmaz

***

Nef'î:
Ne dünyadan safa bulduk ne ehlinden recamız var
Ne dergâh-ı Huda'dan maada bir ilticamız var

EE:
Ne sefasına imreniriz ne halimize yeriniriz
Dergâh-ı lâmekânın ilânihâye müdavimiyiz biz

***

Arthur Rimbaud:
Mais vrai, j'ai trop pleuré. Les Aubes sont navrantes.
Toute lune est atroce et tout soleil amer:
L'âcre amour m'a gonflé de torpeurs enivrantes.
O que ma quille éclate! O que j'aille à la mer!

Sabahattin Eyüboğlu:
Yeter, yeter ağladıklarım; artık doymuşum
Fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz
Aşkın acılığı dolmuş içime, sarhoşum
Yarılsın artık bu tekne, alsın beni deniz.

EE:
ACI DENİZ
Ağladım evet çok ağladım
Gözyaşlarımdan deniz yaptım
Kelimelerden teknemle
Ufka doğru yelken açtım

Fecrin sayhasından kaçarken
Güneşin yakıcılığına yakalandım
Mehtabın serinliğini umarken
Karanlıklar içinde kalakaldım

Kurusun bu deniz
Çözülsün kelimelerim
Aşkın hakikatini
Görsün gözlerim

***

Rainer Maria Rilke:
Yet everything that touches us, me and you,
takes us together like a violin's bow,
which draws one voice out of two separate strings.
Upon what instrument are we two spanned?
And what musician holds us in his hand?
Oh sweetest song.

Yılmaz Öztuna:
Seslerden nağme, nağmelerden cümle, cümlelerden hâne, hânelerden müstakil mûsikî eseri inşâ edilir.

EE:
YAY ve REBAP
Rebabın inlemesi için yayın tek dokunuşu yeter
Sazendenin elinden bihaber rebaba merhamet eder

Rebap ile vuslatından yayın ilahi nağmeler doğar
Okçunun eline düşmeyegörsün hicranı ölüm saçar

Yay telden tele atlar rebabı haneden haneye sokar
Mamur eden de benim viran eden de diye caka satar

Sazende diyeceğini der ve eserinde karar kılar
Başı dönmüş yay ayrılığın hesabını rebaptan sorar

***

Yunus Emre:
Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim

EE:
KAPI
Evin kapısı dardır derler
Kadıyı kapıkulu ederler
Her çalanı dava ederler
Muradı da mundar ederler

Gel gitme Yunus karar ver
Baltanla kapıyı kırıver
Evden eve yol yapıver
Gönlü gönle katıver

***

Yunus Emre:
Ah nice bir uyursun uyanmaz mısın
Göçtü kervan kaldık dağlar başında
Çağrışır tellallar inanmaz mısın
Göçtü kervan kaldık dağlar başında

Yunus sen bu dünyaya niye geldin
Gece gündüz Hakk'ı zikretsin dilin
Enbiyaya uğramaz ise yolun
Göçtü kervan kaldık dağlar başında

EE:
ŞOL DEM GELDİ GEÇTİ
Gece gündüz hep bir telaş peşinde
Şol dem geldi geçti sanki uykuda
Ah nicesi şimdi en son uykuda
Şol dem geldi geçti sanki uykuda

Göçer kervan kalırsın bir başına
Dosta yol bulunmaz dağlar başında
Kuru bir ad yazar mezar taşında
Şol dem geldi geçti sanki uykuda

Yunus sen de bilmez isen dünyayı
Uykusunda kim bula evliyayı
Susma sen sözün şifadır duyana
Şol dem geldi geçti sanki uykuda

***

Yahya Kemal Beyatlı:
Ehl-i akl anlamaz efsûs lisân-ı dilden
Zanneder âşık-ı dîvâne muammâ söyler

EE:
Tanıdık görünse de bu senin bildiğin sözlük değil
Ölçüp biçsen de bu iş hesaba kitaba gelir değil
Bildim desen de her doğru kural kitabına sığar değil
Tümden de gelsen varsan da tüme bu iş senin harcın değil

***

Şeyhülislam Yahya:
Bülbüller öter güller açar şâd gönül yok
Hiç böyleliğin görmemișiz fasl-ı bahârın

EE:
Sazlar çalar diller söyler eller eşlik eder
Rengarenk çiçekler gökte havai fişekler
Şuh kahkahalar sahte sözler ruhsuz giysiler
Fasl-ı baharın yitişine şahitlik eder

***

Rainer Maria Rilke:
I live my life in widening circles
that reach out across the world.
I may not complete this last one
but I give myself to it.

I circle around God, around the primordial tower.
I’ve been circling for thousands of years
and I still don’t know: am I a falcon,
a storm, or a great song?

EE:
AĞAÇ HALKALARI
Halka halka büyür her ağaç
Hayat suyunu içtikten sonra
Halka halka büyür her ağaç
Işığa ulaşmak arzusuyla

Baharın taşkın sularını emer
Yazın kavurucu kuraklığına tahammül eder
Yıllar böylece geçer gider

Her halka geçmişin izini taşır
Bolluğun ve kıtlığın
Sarsılan yerin
Taşan derelerin
Havadaki kirin
Her yıl yeni bir halka hep aynı ağaç
İç içe geçmiş halkalardan oluşur bir ağaç

Kabuğunun kalınlığı aldatmasın seni
Neler saklar bilemezsin
Halka halka çözsen de
Tanıdım diyemezsin

***

Nahifi:
Dinle neyden ki hikayet etmede
Ayrılıklardan şikayet etmede

EE:
ŞİKAYET
Delik deşik olmuşum
Ahenk tutmam
Bir şadan olurum bir giryan
Hikayemde karar tutmam

Övmeye başlarım yererim
Sevmeye başlarım söverim
Gündüzü gece ederim
Hikayemde karar tutmam

Gel etme ver ikrar
Şikayetimde karar tutmam

***

Nâbi:
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzigârın görmüşüz

EE:
Bahar görmüşüz güz görmüşüz gün görmüşüz amma
Dehrin böylesi cilvesini ilk defa görmüşüz
Bağ görmüşüz bağban görmüşüz dağ görmüşüz amma
Dehrin böylesi zulmünü ilk defa görmüşüz

***

Sezai Karakoç:
Yine akşam oldu
Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine

EE:
AKŞAM
Yine akşam oluyor
Yine güneş batacak
Omuzlarım şimdiden sızlıyor
Sanki güneş omuzlarıma çakılacak

Her akşam yalnızlığını omuzlarıma bırakıp gidiyor
Her akşam omuzlarımdaki yalnızlık kalabalıklaşıyor
Her akşam güneş dolu omuzlarım şafak sayıyor
Akşamın endişesi daha güneş doğmadan başlıyor

***

Sezai Karakoç:
Galiba ben baştan kaybetmişim
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş

EE:
Kazanmak kaybetmek göreceli
Birinin kaybı diğerinin kazancı
İnsanlığın kaybı peki kimin kazancı

***

Haydar Ergülen:
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
Kadın gider ve bir şair doğar bundan

EE:
GELGİT
Sen gelirsin deniz yükselir enginlere açılır gemi
Sen gidersin sular çekilir karaya oturur gemi

Gidersin ardında karanlıklar bırakıp
Gidersin göklere şiirler serpiştirilir
Gidersin tek başıma okumak düşer bana

***

Jack Savoretti & Shannon Harris:
Hearts are made to bleed
Fools always believe that love will never die

EE:
ABDAL
Kaderdir göz görür kalp kanar
Kaderdir inanır abdal

Her şey bir düzen üzre döner
Ateş yakar pervane yanar
Bildirilene inanır abdal

Bilmez düzen ardında düzen var
Bilmez gözünün önünde ne var
Kaderdir inandığıyla sınanır abdal

***

Nazım Hikmet:
MAVİ LİMAN
Çok yorgunum beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı kubbeli mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın

EE:
LİMAN
Çok yoruldum çok kaptan
Ufukta eser yok limandan
Geri dönülmez bu yoldan
Beni çocukluğuma ulaştıramazsın

***

Necip Fazıl Kısakürek:
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar

Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar

EE:
DİRİLİŞ
Ne kimse bekler kimseyi seni beklediğim kadar
Ne kimse özler kimseyi seni özlediğim kadar
Gel gölgen vücud bulsun dirilsin cesedim
Sonsuza dek son bulsun vehimlerim

***

Kul Fakir:
Dostun gül cemali cennettir bana
Ne çare ayrılık zamanı geldi
İstemem ayrılmak senden sultanım
Ne çare ayrılık zamanı geldi

EE:
AYRILIK
Gül cemalin son bir defa göreyim
Göreyim azaba öyle gireyim
Dediler ayrılık fermanı gelmiş
Gül cemalin son bir defa göreyim

Gül cemalim ferman böyle yazılmış
Kalemi tutan el kıldan inceymiş
İster mi hiç gönül senden ayrılmak
Gül cemalim ferman böyle yazılmış

***

Kul Nesimi:
Gah çıkarım gökyüzüne
Seyrederim alemi
Gah inerim yeryüzüne
Seyreder alem beni

EE:
HAYRET
Bilirsin ansızın düşer ya sağnak
Ve sırılsıklam oluverirsin
Ben hep o ansızlığın içindeyim işte

Tufan koptuğunda korkmayan ruhum
Sağnak endişesiyle titrer durur

Hâlâ şaşırdığıma şaşırıyorum
Her defasında ansızın yakalanmaya
Her defasında sırılsıklam güneş hayalleri kurmaya

Evvel aleme hayret ederdim
Şimdi hayretim kendime
Büyümekse bu büyüdüm
Benliğime büründüm
Seyreder idim alemi ben
Şimdi seyreylesin alem beni

***

Yunus Emre:
Yunus öldü diye sela verirler
Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez

EE:
KURBAN
Can pazarıdır bu can alınır can satılır
Canından geçenler canana kurban edilir
Lokman da cellat da aynı bıçağı kullanır
Canından geçenler canana kurban edilir

Kiminin bayramıdır tekbirle uğurlanır
Kiminin cenazesidir selalar okunur
Ol canlar ki şahit oldu bu can pazarında
Öldü diyen hayvan imiş Hakkın nazarında

***

Karacaoğlan:
Bizim pencereler yele karşıdır
Muhabbet dediğin karşı karşıdır
Girebilsen bu sinemde neler var
Gülüp oynadığım ele karşıdır

Sabahın seheri günden ileri
Ben kimi sevmişim senden ileri
Ziyaret olmuşsun kurban istersin
Kurban bulamadım candan ileri

EE:
GURBET KUŞU
Pencerenden yele verdin beni
Gurbet kuşuna dönderdin beni
Nasip olur bir gün döner isem
Karşına al da gönendir beni

Pervazına konar cıvıldarım
Neler gördüm bir bir şakırdarım
Ele karşı güler oynar isem
Sinemden içeri çağıldarım

Sual edersen benden içeri
Yol bulursun sinemden içeri
O yola başımı vermez isem
Kalmasın canım tenden içeri

***

Seyyid Nesimi:
Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam

Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam

Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam

EE:
GÖNÜL
Oku dendi okudun mu
Beni bende tanıdın mı
Cümle cümle şerhedip
Künhüme varabildin mi

Lâmekânda mukimim ben
İki cihana sığmazam
Yeri göğü dolaştın da
Gönlümü bulabildin mi

***

Erzurumlu Emrah:
El çek tabib el çek yaram üstünden
Sen benim derdime deva bilmezsin
Sen nasıl tabibsin yoktur ilacın
Yaram yürektedir sarabilmezsin

EE:
YARA
El çek yaramdan yara bilmezsen
Onulmaz derde deva bilmezsen
Gönlün dilini bile bilmezsen
El çek yaramdan yara bilmezsen

Kasap mısın sen keser durursun
Benim ciğerimi deşer durursun
Elinde tokmak döver durursun
El çek yaramdan yara bilmezsen

Dil yaralanır bir söz üstüne
El söyler durur söz söz üstüne
Dilden dile bir yol bulamazsan
El çek yaramdan el çek yaramdan

***

Şeyh Galip:
Bir şu’lesi var ki şem’-i cânın
Fânûsuna sığmaz âsmânın

EE:
Ânı ebede taşır şule-i cânân
Noktayı kainat yapar şule-i cânân
Yeri göğü yekpare tutar şule-i cânân
En nihayet görmez olunca çeşm-i giryân
Perde iner yerle yeksan olur âsumân

***

Edip Cansever:
Hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız
Ben dediğim koskocaman bir oyuk

EE:
Kendimden kendime taşıyorum
Dünya dediğin çamur
Ne o kadar geniş ne de derin
Sel kalıntısı birkaç kırık hayal
Ve heba olmuş hayatlar

***

Kul Himmet:
Seyyah oldum şu âlemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkârımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

İki elim gitmez oldu yüzümden
Ahettikçe yaşlar gelir gözümden
Kusurumu gördüm kendi özümden
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Bozuk şu dünyanın temeli bozuk
Tükendi daneler kalmadı azık
Yazıktır şu geçen ömre yazık
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

Kul Himmet üstadım ummana dalam
Gidenler gelmedi bir haber alam
Abdal oldum şal giyindim bir zaman
Bir dost bulamadım gün akşam oldu

EE:
DOST

Yola koyuldum yol bitmez oldu
Karşıki dağlar aşılmaz oldu
Efkârım ben yazdım ben okudum
Okur yazar dost bulamadım ben

Merhamet vardır sandım bir zaman
Hatırı azık ettim bir zaman
Az dedim çok dedim bil ne dedim
Lisan bilir dost bulamadım ben

Hayır diledim sonu hayrolsun
Böyle gün tez elden akşam olsun
Kendim aradım kendimi buldum
Haktan başka dost bulamadım ben

***

Rainer Maria Rilke:
Let everything happen to you
Beauty and terror
Just keep going
No feeling is final

EE:
her mevsim hazan
her an gece sanma
bu ne son mevsim
ne de son gün
bırak dünya dönsün
günler var görülecek
yollar var yürünecek

***

Muhyiddin Abdal:
İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can diye söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim

Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim

Muhyiddine der Hak kadir
Görünür herşeyde hazır
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim

EE:
Canan canan derler idi
Candan öte bilirlerdi
Hiçten öte hiç yok imiş
Cümle alem bir can imiş

Taşraya çıktığında sen
Özü söze bular isen
Söze kanıp kalır isen
Hak nedir bilemezsin sen

***

Rainer Maria Rilke:
RILKE'DEN BUDANAN ŞARKILAR
Kimi zaman sanıyorum ki artık böyle gitmeyecek
Nasıl bilebilirdim o zamanlar
Şimdi çok erken yarın ise çok geç
Seslerle dolu bir boşluktan geçiriyor beni
Ve bıraktı beni artık bomboş kaldığımda
Ellerimin de yok artık bir şey yapacağı

Çev. Ahmet Cemal