Masumiyet öldü selasını okuyan yok
Adını hatırlayan hatırasını yad eden yok
Leş kokusu sarmış dört bir tarafı
Erkan ile gömmek için ağıt yakan yok
Oysa biz ne iyi bilirdik masumiyeti
Ki her birimiz ta içinden doğduk bu hayata
Bir zaman göz masumdu ve görülen her şey de
Sonra göz gördükçe hileyi ve türlü türlü hesabı
Nefsin eline düştü masumiyet
Lime lime oldu dal dal budandı
Her hesapta dünyaya aldandı
Kirlenmemek mümkün mü
İçindeki tartı hep sana tartarsa
Her hesaptan sen kârlı çıkarsan
Kâr dediğin o tortu ile dolmuş kefe
Nasıl ölçecek az ile çoğu doğru ile yanlışı
Nasıl koruyacak seni haksızlık yapmaktan
Kirlenmemek mümkün mü
İçindeki tartı hep sana tartarsa
Masumiyet en güzel kadınların üzerinde dururdu
Bir bakış bir söz ya da iç çekiş
Masanın üzerinde duran bir el ya da kahve bardağında gezinen
Saçlarını düzelten parmaklar ya da başörtüsünü
Başını hafifçe öne eğiş ve iç aydınlatan bir gülümseme
Her şeyiyle güzel o elbise pazara düştüğünde
Alınır satılır bir meta olduğunda
Kâr ettiği görüldüğünde
Vitrinden vitrine gezdirildiğinde
Dünyanın kiri o elbiseye bulaştığında
Masumiyet ölür ve geriye hazin bir hatıra kalır
Ah masum çocuk
Ne zaman büyüdün sen
Hiç mi bu böyle olmaz diyen olmadı sana
Peki ya içindeki ses
Ne zaman susturdun onu
Ne zaman sustu ve sana yol göstermez oldu
Büyüdün ve masumiyet yükünden kurtuldun mu
O zaman mil çek gözlerine ve işlediğin cürmü görme
Dağla kulaklarını ve feryatları işitme
Kalp de lazım değil sana neyi kavrayacaksın
Büyüdün ve masumiyet yükünden kurtuldun mu
Olduğun gibi görünürsen incinirsin diye mi korktun
Haklısın incinirsin
Peki mutmain oldun mu
Masumiyet ölür ve geriye hazin bir hatıra kalır
Aşıkların gönlünde